4 Mart 2011 Cuma

Türkiye'de Kayıtdışı Ekonomi


Fatih SAVAŞAN     SETA

Kayıtdışı ekonomi Dünya’da son 30 yıldır, Türkiye’de ise yaklaşık olarak son 15 yıldır akademisyenlerin ve uygulamacıların gündemindedir. Tanımlama ve ölçme yöntemlerinin getirdiği kısıtlamalar ve kargaşa bir tarafa bırakılırsa, kayıtdışılığın sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de önemli boyutlara ulaştığı görülmektedir. Ne var ki, kayıtdışılığa yol açan temel nedenlerin ağırlığı ülkeden ülkeye değişmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde kayıtdışılıkta “sistemik” nedenlerin ağırlıklı olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz.

Hal böyle olunca Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kayıtdışılık alanlarının daraltılmasında denetimlerin ve cezaların artırılması gibi rutin mücadele yöntemlerinin etkisi sınırlı olmaktadır. Son yıllarda kayıtdışı ekonomi ile mücadelede atılan somut adımlar şimdiye kadar atılan adımların çok üzerinde olsa bile bu hususta başarı sağlamak için köklü değişikliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Başta gelir vergisi reformu olmak üzere vergi yasalarında yapılacak değişikliklerle basitliğin sağlanması, algılanan vergi yükünün düşürülmesi, denetimlerde (denetim oranından çok) etkinliğin artırılması ve kamuda şeffaflığın artırılarak vergi ahlakında düzelmenin sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de kayıtdışılığın yaklaşık olarak ekonominin üçte biri büyüklüğünde olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, kayıtdışılığın sektörler arasında dağılımı aynı değildir. Bu yüzden kayıtdışılığın yaygın olduğu sektörlere özel çözümlerin geliştirilmesi, kayıtdışılıkla mücadelede sosyal konsensüsün sağlanmasına yardımcı olacaktır.


Ekonomik faaliyetlerin tamamı kayıtlı değildir. Ekonomi aslında, kayıtlı olanın yanında kayıtdışı kalan ekonomik aktiviteleri ile bir bütündür. Ekonomistler ve politikacılar ekonominin bu ikili yapısının çok önceden farkındaydı. Özellikle 1970’lerin sonunda ABD’de kayıtdışılığın tahmin edilmesinden itibaren geçen otuz yılı aşan bu sürede kayıtdışılık olgusunu değişik boyutlarıyla araştıran çok sayıda bilimsel araştırma yapılmıştır. Araştırmaların odağında daha çok kayıtdışılığın ölçülmesi yer almakla beraber ekonomilerin bu ikili yapıdan görecekleri zararlar (ve faydalar) ve kayıtdışı ekonominin nedenleri üzerinde duran ve buna çözüm önerileri geliştirmeye çalışan çok sayıda çalışma mevcuttur.

Türkiye’de kayıtdışı ekonomiye bilimsel ve politik anlamda ilgi, yaklaşık on beş yıllık gecikme ile 1990’ların başında oluşmaya başlamıştır. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki geçen süre içinde Türkiye, açığını fazlası ile kapatmıştır. Araştırmaların sonuçları iki ortak bulguya sahiptir: Birincisi, Türkiye’de kayıtdışı ekonominin kayıtlıya oranı yüksektir. İkincisi, kayıtdışılık hızı yavaşlasa da büyümeye devam etmektedir. Kayıtdışılığın büyük boyutlara ulaştığının kabulü yüzünden popülerliği artmış, ekonomistlerin yanında politikacı ve bürokrasinin de gündeminde önemli yer işgal etmeye başlamıştır. Kayıtdışı ekonomi aslında, üzerinde çok konuşulan ama az çözüm üretilebilen konulardan biri haline gelmiştir. Kayıtdışılığın önlenmesi adeta bir slogan haline gelmiş, bir sihirli değnek ile önlenebilse mali ve ekonomik sorunlar otomatik olarak ortadan kalkacak havası hâkim olmaya başlamıştır. Bu aceleci tavır, kayıtdışılığın bir sonuç olduğunu ve mücadele edilmesi gereken birçok yönü olmakla beraber başarının ancak köklü ekonomik ve politik değişimlerle sağlanabileceği gerçeğini göz ardı etmektedir.

Bu tavır sadece Türkiye’ye özgü bir tavır değildir. Bir tarafta olguyu genel bir tanım olarak alıp doğrudan ölçmeye (“teorisiz ölçüm”) odaklanan çalışmalar, diğer tarafta ise kavramsal kargaşalar neticesinde tahminlerin kullanışlılığını sorgulamaya odaklanan çalışmalar sayesinde kayıtdışı ekonomi geniş sayılabilecek bir literatüre kavuşmuştur. Bu son grup araştırmacılar tarafından tespit edilen durum, diğer grup araştırmacılar tarafından da fark edilmiştir. Şemsiye kavram olarak kullanılan kayıtdışı ekonomi -underground/ shadow/hidden economy- kavramının, birbiri ile bağlantısı olmakla beraber farklılıkları daha baskın olan birçok alanı ifade etmekte olduğuna vurgu yapan eleştirel yaklaşıma göre, kayıtdışı ekonomi her derde deva olarak sunulmakla bir “hurafeye” dönüşme tehlikesi taşımaktadır.

Ekonomide değişkenlerin analiz edilebilmesi için gerekli olan en önemli unsurlardan biri tanımlanabilirlik diğeri ise ölçülebilirliktir. Kayıtdışı ekonomi, çok geniş bir alanı kapsayan faaliyetleri ifade ettiği için tanımlamasında güçlükler yaşanan kavramlardandır. Ölçmek ise daha zordur. Gizli kalanı ölçmeye çalışmak oldukça zor (hatta imkânsız) bir iştir. “Fili görünce tanımamak mümkün değildir; ancak, fili tarif etmek zordur” benzetmesinden hareketle, kayıtdışı ekonomi de tıpkı yol arkadaşı “yolsuzluk” gibi varlığı hissedilen ama ete kemiğe büründürülemeyen olgulardan biridir.

Ancak bu zorluklar, kayıtdışı ekonominin boyutlarının ölçülmesine, nedenlerinin ve çözüm yollarının araştırılması ve tartışılmasına engel değildir. Nitekim biz de bu çalışmada hem kayıtdışı ekonominin tanımını vereceğiz hem de ölçüm metotlarının sağladığı tahmin rakamlarına göz atacağız. Önemli olan her bir metodun tahmin rakamlarının aslında kayıtdışılığın hangi boyutunu ölçtüğünü tartışmak ve kayıtdışılığa yol açan faktörlerin ülke bazında göreli önemini ortaya koyarak politika yapıcılara yol göstermektir.

Türkiye’de kayıtdışı ekonomi ile mücadelede, ABD ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerin örneklerini izleyen “kayıtlı ekonomiye geçiş” genel başlığı altında toplanabilecek çalışmalar yürütülmektedir. Bunlardan en somut olanlardan ilki “Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) Projesi” adında olup bu çerçevede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı bünyesinde “Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Koordinatörlüğü” kurulmuştur. İkincisi ise 2008 yılında, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sorumluluğunda “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı (2008-2010)” hazırlanmasıdır. Her ne kadar planların kağıt üzerinde kararlı ve kapsamlı olması güzelse de, uygulama alanına taşınmasında ortaya pek çok zaafiyet çıkmaktadır. Bu kapsamda ilk plan olması, siyasi iktidarın kararlılığını göstermektedir. Ne var ki planın daha ilk sayfasında verilen web sitesinin (www.kayitliekonomiyegecis.gov.tr) hala aktif olmaması uygulamadaki sorunların bir göstergesi olarak ele alınmaktadır.


Bu çalışmada öncelikle kayıtdışı ekonominin tanımı ve ölçümü üzerinde durulacaktır. Daha sonra kayıtdışılığın Türkiye özelinde boyutu ve nedenleri ele alınacaktır. Tanımlanması zor olan değişkenin ölçülmesi de daha zordur. Zira ölçmenin temelinde tanım yatar. Bu çalışmada bu sorun, kayıtdışı kavramın en çok kullanılan (belki en doğru olan değil!) tanımları alınarak ve Türkiye için farklı metotlar kullanılarak yapılan kayıtdışılık tahminleri özetlenerek teğet geçilecektir. Son olarak, Türkiye’de kayıtdışılıkla mücadelenin serencamı ele alınacaktır. Sonuç ve öneriler kısmında ise kayıtdışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin de politika önerileri sunulacaktır.

Analizin tamamını pdf olarak indirmek için:
http://www.setav.org/public/indir.aspx?yol=%2fUps%2fdosya%2f68780.pdf&baslik=T%fcrkiye%27de+Kay%fdtd%fd%fe%fd+Ekonomi+ve+Kay%fdtd%fd%fe%fdl%fdkla+M%fccadelenin+Serencam%fd

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder